Bir yıldızı görebilmek için,
Her geceyi iple çekmekmiş...
Rüzgarı teninde hissedip,
Hiç görememekmiş...
Gözlerini kamaştıran güneşe
Hiç doya doya bakamamakmış...
Karanlığına gömülüp gözlerinin,
Sonsuzluğunda kaybolmakmış...
Derin bir nefes çekmek sigaradan,
Ciğerlerin yanıp tükenene dek,
Dışarı bırakamamakmış dumanı...
Gündüz bile hayallerde gezmekmiş...
Hayallerde bile ölmekmiş hergün...
Ne kadar acı versede düşünmekmiş...
Ne kadar acı versede mutlu olmakmış,
Düşünmekten seni her saat...
Sabahlamakmış hayalinle...
Adına şiirler yazmakmış,
Senin için bir anlamı olmasada...
Yanındayken yapayanlız kalmakmış...
Tutunacak bir dal bulamamakmış,
Kafa üstü düşerken yere...
Ümitsizce çırpınmakmış boğulurken,
Uyuşmuş vücudunla soğuk sularda...
Aşk böyle birşeymiş
Bana öğrettiğin kadarıyla...
'Soğuktan eliniz ayağınız uyuşmuş bir halde eve geldiniz
YanıtlaSilve hemen sobanın yanına sokuldunuz.
Isınmak için sobanın yanına sokulduğunuz andan itibaren,
her geçen dakika sobadan biraz daha uzaklaşır
ve en sonunda odanın,
sobaya en uzak köşesine oturursunuz.
İlk dakikada sizi rahatlatan,
huzur veren ateş; yavaş yavaş canınızı sıkmaya başlamıştır.
Önce üstünüzdeki kazağı çıkarır,
daha sonra evdekilerin bütün itirazına rağmen,
pencereyi hafifçe aralamaya kalkarsın.
Aşk da böyledir işte.' =)
Ama bana öğreten olmadı!
Tuhfe