8 Kasım 2010 Pazartesi

Yazmak Çizmek


Kafa bulanık. Kelimeler havada uçuşuyor. Oturup yazmaya kalkışsam, olmaz gibime geliyor. Kafada bitsin de hele… En azından biraz otursun da yazmaya başlarım diyorum. Olmuyor. Kelimeler durduğu yerde durmuyor. Birini şuraya çeksem, öbürünü buraya koysam derken, bıraktığım uçup kayboluyor. En iyisi yazmaya başlamak. Kağıda inenleri  görenler özenip yanına geliyor bazen. Olmuyor değil, gerçekten de bir bakmışım kağıdın üstü kelimeden geçilmiyor. Cümleler oraya buraya koşuşturup durmaya başlıyor. “Sen dur orada!”.
                Ne zamanki yazmaya başlıyorum, o zaman bir şeyler düzene girmeye, kafam netleşmeye başlıyor. Yaramaz cümlelerin, afacan kelimelerin gürültüsü azaldıkça, herkes yerini öğrenip de yanındakiyle arkadaşlık kurmaya başladıkça ben de rahatlamaya, daha kolay yazmaya başlıyorum. Yazıyorum. Bir cümle ötekini çağırıyor. Gel yanıma iki kelam edelim diyor. Öyle ya benim işime gelir bunlar. Onlar anlaştıkça ben daha çok yazıyorum. Yazdıkça bin bir şekle bürünüyor kafamdaki öykü. Değiştikçe değişiyor, gelişiyor. Öyle ya evrime inanıyorum ne de olsa. Bu da bir kanıt değil mi işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder